Bitlis’in Tatvan ilçesinde bulunan ve ‘Nemrut’un Develeri’ olarak adlandırılan dev kaya blokları tarihin aynası olarak günümüze kadar geldi.
Tarihin kalıntıları tahrip ediliyor
‘Nemrut’un Develeri’ olarak adlandırılan dev kaya blokları şimdilerde ise kaybolmaya yüz tutmuş durumda, belli bir düzen içinde dikili olan lav taşlarının yıllarca ihmal edilerek tahrip edilmesi ile şimdilerde kalan tarihi kalıntılar zamana direniyor.
Taş bloklar yok olmaya yüz tutuyor
Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, yıllardır sit alanı ilan edilen Nemrut’un Develeri’nin günümüzde hala korunamadığı ve bundan dolayı her geçen gün yok olmaya yüz tuttuğuna dair açıklamalarda bulundu.
“20-30 yıl önce bunların sayısı çok daha fazlaydı”
Uzun yıllardan beri tahribata açık bir alan olarak ön plana çıkan bölgede bulunan taşların birçoğunun kırılarak yol çalışmalarında kullanıldığını dile getiren Demirtaş, “Yapmış olduğumuz çalışmalar neticesinde burası sit alanı ilan edildi. Sit alanı ilan edildiği halde yeterince korunamadı. Hatta sit alanı ilan edildikten sonraki dönemde bu taşların bazıları kırılarak yol çalışmalarında kullanıldı. Yol tahkimatını da genişletme çalışmalarında kullanıldı. Önceki yıllarda mesela 20-30 yıl önce bunların sayısı çok daha fazlaydı. Onlarca tane deveye benzeyen, çeşitli şekilleri olan taş vardı. Şimdi büyük bir bölümü tahrip edilmiş durumda. Yani olmayacak şeyler oluyor bu bölgede” dedi.
“Buradan hiç kimsenin haberi yok”
Nemrut’un Develerinin muhafaza edilmesi bir yana kaybolma tehlikesi ile yüz yüze geldiğini söyleyen Demirtaş, yetkililere seslenerek bölgenin ciddi koruma altına alınması çağrısında bulundu. Hiçbir yetkilinin bu bölgenin korunması için üzerine düşeni yapmadığını söyleyen Demirtaş, “Bizlerin yapabileceği şey söylemektir. Söylüyoruz ısrarla. Belki onlarca kez söyledik, belgeseller çektik, haberler yaptık. Yani yerel, ulusal ve uluslararası basında yer aldı. Ama buna rağmen hiç kimse buranın korunması için üzerine düşeni yapmadı. Yani bu çok net bir biçimde ortadadır.
Çok büyük bir değer yok oluyor. Bu dikili taşlar herhangi bir memlekette olsa mesela Avrupa gibi bir yerde olsa herhalde burası o memleketin sadece ekonomisine ciddi bir ivme kazandırır. O memleketin turizmini ayakta tutan unsur olur. Şimdi geldiğimiz noktada buradan hiç kimsenin haberi yok. Yani Nemrut’un develeri dediğinizde insanlar normal deve zannedecekler. Yani o kadar bir haberler.
Nemrut’un develerinin bulunduğu alan ve diğer tarihi mekanlar korunamıyorsa, sit alanı ilan edildiği halde herhangi bir sonuç alınamıyorsa, tahribatı devam ediyorsa yetkililer görevlerini ihmal ediyorlar demektir. Görevlerini tam olarak yapmıyorlar demektir. Asli görevleri zaten budur. Çünkü biz bir mükellefiyet taşıyoruz.
Yani buraları gelecek nesillere aktarmak gibi bir mecburiyetimiz var. Bunu yapmadığımız zaman o makamları işgal etmemizin de bir anlamı yok. Çünkü yıllardan beridir söylüyoruz. Ama bütün bu söylemelerimize yapmış olduğumuz mücadeleye rağmen eminim bir çaba göstermiyorlardır. Çünkü eğer bir çaba göstermiş olsalar şu an buradaki manzarayı görmemiş olurduk.” dedi.
“Dünyanın neresinde varsa orası çok özel olarak korunur”
İHA’nın haberine göre, taşların bir nevi peri bacalarına benzediğini dile getiren Demirtaş, “Bu dikili taşların bulunduğu alanlar özel alanlardır. Türkiye’nin veya dünyanın neresinde varsa orası çok özel olarak korunur. Ama burada maalesef böyle bir koruma tedbirinin olmadığını biz bir kez daha gözlemledik.
Memleketimizi geleceğe taşımak, turizmini canlandırmak, ekonomisini belli bir seviyeye getirmek istiyorsak bunları korumamız lazım. Çünkü bu memleketi koruyabilecek tek alan turizmdir. Yani sanayi daha zor olacağına göre turizm eğer en önemli argüman ise bu memleket için ne lazımsa yapmak gerekiyor.
Şu anda içinde bulunduğumuz durum bu noktada yetersizlikler olduğunu gösteriyor. Yani bir kere bu alanı bu yetkili dediğimiz insanların dahi görmediğini ben düşünüyorum.
Yani Nemrut’un develeri dediğiniz zaman eminim birçoğu nerededir? Nemrut bir deve midir? ne olduğuna dair bence tereddütle karşılayacaktır. Onun için bir kere burayı önce tanımaları lazım. Sonra tanıtmaları. Ondan sonra sevdirmeye çalışmaları lazım. Çünkü bir insan bir şeyi tanımadıkça sevemez. Sevmedikçe de koruyamaz.” ifadelerini kullandı.